Maruziyetlerimiz ve Gen-Çevre Etkileşimi

03.01.2024

Duygudurum istikrarsızlığı, Mod,  Maruziyet

Duygudurum İstikrarsızlığı


Literatürde “Mood Instability” olarak geçen “duygudurum istikrarsızlığı” çeşitli psikolojik ve psikiyatrik bozukluklarda yaygın olarak rastlanan bir özelliktir. 2007 yılında 7403 yetişkin ile yapılan Erişkin Psikiyatrik Hastalık Araştırması (Adult Psychiatric Morbidity Survey (APMS)’nda %13.9’luk bir oran bulunmuştur. Kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır, en yüksek yaygınlık 16-24 yaş aralığında görülmektedir ve yaşla birlikte kademeli bir azalma görülmüştür.[i]

Depresyon, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluğu olanların %40-60’ında duygudurum istikrarsızlığı bildirilmiştir.[ii]

Duygudurumm istikrarsızlığı birçok psikolojik-psikiyatrik bozuklukta görülen ortak özellik olmanın ötesinde bu bozuklukların ortaya çıkmasına sebep olan tetikleyici etkenlerden biridir.

Bu kavram konusunda ilerleme kat edilebilmesi için ilk önce kavramın bir operasyonel tanıma ihtiyacı vardır ama APMS araştırmasını tek bir anket sorusu üzerinden ölçmüştür: “Birçok anlık duygu değişimine sahip misiniz?”

Mod ( Duygudurum)


Mod dediğimiz ruh hali, değerlilik, yoğunluk, kayma sıklığı, yükselme sürelerinin hızlılığı ve normale  dönüş, psikososyal ipuçlarına reaktivite ve aşırı dramatik ifadenin ne ölçüde olduğunu içerir. Literatürde  psikiyatri, psikoloji ve sinirbilimi bu kavramı inceler ve duygusal dengesizlik, duygusal düzensizlik, ruh hali değişimleri, duygusal dürtüsellik ve duygusal kırılganlık dahil olmak üzere aynı veya ilgili fenomenleri tanımlamak için çoklu terimler kullanılır. Ana örtüşen boyutları, tanımları ve bunların ölçüm ölçeklerini harmanlayan yakın tarihli bir sistematik derleme, ruh hali istikrarsızlığını “ yoğun etkinin hızlı salınımları olması ve bu salınımları ve davranışsal sonuçlarını düzenlemede zorluk çekme” olarak tanımladı. Her ne kadar anketler ile yapılan araştırmalar literatüre büyük katkı sağlasa da sınırlılıkları dolayısı ile  fizyolojik süreçlerin etkisi altındaki ruh hali değişiminin daha objektif ölçüm araçları ile ölçülmesini daha güvenli görüyorum. Momentary assessment ( anlık değerlendirme) veya remote monitoring ( uzaktan görüntüleme) yöntemleri daha güvenilir bir içgörü kazanmakta ve nicel karakterli bir doğası olan ruh hali istikrarsızlığını ölçmedeki bu problemi yenmekte kullanılabilir. Özellikle artık akıllı telefonlar ve akıllı saatler gibi cihazlara ulaşımın yaygınlaşması ile bu cihazlar ile yapılan uzaktan görüntüleme daha daha derin bilgiler edinmemize yardımcı olabilir. Ruh hali dengesizliği, Araştırma Alanı Kriterlerinde (RDoC)- Araştırma Etki Alanı Kriterleri (RDoC) projesi, ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (NIMH) tarafından geliştirilen psikiyatride kişiselleştirilmiş tıbbın bir girişimidir. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından sürdürülen Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabının (DSM) aksine, RDoC, ruhsal bozuklukları anlamak için semptom temelli bir çerçeve yerine biyolojik temelli bir çerçeve sağlayarak mevcut nozolojideki heterojenliği ele almayı amaçlamaktadır. RDoC, genetik, sinirbilim ve davranış bilimindeki modern araştırma yaklaşımlarının gücünü akıl hastalığı sorununa getirerek zihinsel bozukluklar için yeni bir tür taksonomi yaratma girişimidir-[i] öngörülen türden bir yapıya uygundur: Beynin temel davranışsal işlevindeki problemleri yansıtması muhtemeldir, sinir devrelerindeki bir işlev bozukluğuyla ilişkili gibi görünmektedir ve boyutsaldır.



“Obsesif Kompulsif Bozukluğu ve İlgili Rahatsızlıklar Dergisi’nde yaygın zihinsel rahatsızlığı olan kişilerde ve özellikle obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilerde yüksek oranda ruh hali dengesizliği oranı bulunmuştur. (Marwaha, Parsons, Flanagan, & Broome, 2012)



Maruziyetler


“Brain and Neuroscience Advances” dergisinde yayınlanan sosyal medya ve ruh hali dengesizliği üzerine yapılan en kapsamlı araştırmada sosyal medyanın sirkadyen ritime olan etkisinin ve dolayısıyla bunun da ruh haline olan etkisi araştırılmış. ”Vücut saati” de denilen sirkadyen ritim günün aydınlık ve karanlık dönemlerinde insan vücudunun ihtiyaçlarını tahmin etmesini sağlar.   Sirkadyen ritim; özellikle gün doğumu ve gün batımında meydana gelen ışık değişikliklerine karşı hassastır, hormonlar ve sinirler yoluyla vücudumuzdaki tüm dokulara sinyaller gönderir. Dolayısıyla da ruh halini etkiler. Işık sinyalleri, mevsimler ve ruh hali arasındaki etkileşimi anlamak önemli olarak kabul edilir; ışığın, dikkat ve bilişsel işlevde rol oynayan beynin birçok alanı üzerinde önemli bir etkisi vardır.



Sosyal medya, haber kanalları aracılığı ile sürekli değişken bilgi birikimi de ruh hali istikrarsızlığına ve sirkadyen riitmin bozulmasına sebebiyet veriyor. Her ne kadar psikoloji biliminde obsesif kompulsif bozukluğu ve benzeri bozuklukların genetikten gelen etkisinin sonradan maruz kalınan etkisine göre daha etkili olduğu yaygın olarak inanılsa da epigenetik biliminden elde ettiğimiz verilerden biliyoruz ki bozukulukları belirleyen genler biz ölene kadar bizle taşınabilir ve asla ortaya çıkmayabilir, önemli olan bu genlerin çevre tarafından tetiklenip ortaya çıkıp çıkmadığıdır. Araştırmalar tamamen sağlıklı genlere sahip olup çevreden bu bozuklukları edinen kişilerle muhatap olduğu gibi bu genleri taşıyıp hiç bozukluk göstermemiş kişiler ile de muhatap olur. Dolayısıyla kendi maruziyetlerimiz üzerinde  tamimiyle söz sahibi olmasak da söz sahibi olduğumuz kısımdan sorumluyuz.



Kısa videolar, kullanıcılara hızlı ve yoğun bir içerik sunma avantajına sahiptir. Ancak, bu videolar genellikle anlık duygusal tepkilere neden olabilir. Kullanıcılar, sürekli olarak değişen içeriklerle karşılaşarak duygusal dalgalanmalara maruz kalabilirler. Bu durum, duygudurum istikrarını olumsuz yönde etkileyebilir ve uzun vadede duygusal sorunlara neden olabilir.



Sonuç olarak maruz kaldığımız bilgiler, görüntüler, sesler ve her türlü duyusal, fiziksel, sezgisel girdi bizi etkiler ve bizde bir değişim yaratır, istemediğimiz alışkanlık geliştirmemize ve bunların da patolojik boyuta ulaşmasına sebebiyet verebilirler. Obsesif kompulsif bozukluğunda da genlerin etkisini yok saymadan birincil ebeveynin, ilk çocukluk döneminin, yaşanılan ilişkilerin, internet kullanımının vs gibi uzayıp giden bu listedeki etmenlerin etkilerini yok sayamayız.

Kaynakça

1-Marwaha S, Parsons N, Flanagan S, Broome M. The prevalence and clinical associations of mood instability in adults living in England: results from the Adult Psychiatric Morbidity Survey 2007. Psychiatry Res 2013; 205: 262–8

2-Marwaha S, Parsons N, Broome M. Mood instability, mental illness and suicidal ideas: results from a household survey. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2013; 48: 1431–7.

3-Marwaha S, He Z, Broome MR, Singh SP, Scott J, Eyden J, et al. How is affective instability defined and measured? A systematic review. Psychol Med 2014; 44: 1793–808.

4-https://en.wikipedia.org/wiki/Research_Domain_Criteria/ Domain Criteria Erişim Tarihi 31.12.2023