Antisosyal Davranışlar ve Çevresel Maruziyetlerin Etkisi

Feyzanur Polat

03.01.2024

Antisosyal Kişilik, Çevresel Maruziyet

Yaşamımız boyunca birçok uyarana maruz kalmış ve farkında olmadan bu  maruziyetlerin etkilerini topluma yansıtmış bulunmaktayız. Bireysel maruziyetlerin kişinin kişilik özellikleri ve davranışları üzerinde etkilerinin olabileceği herkes tarafından bilinmektedir. Dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz diziler, hatta arkadaşlarımızın davranışları ve özellikleri, tüm bunların etkisi altında kalabiliyoruz. 

Zamanla da izlediklerimiz, dinlediklerimiz ve muhabbet ettiğimiz insanların davranışlarımıza ve kişilik özelliklerimize farklı şekillerde yansıdığını gözlemleyebiliyoruz. Daha önceki yazımda değindiğim maruziyetler konusuna bir de farklı bir pencereden bakalım. Peki, herhangi duyusal bir yoldan maruz kaldığımız uyaranların antisosyal davranışlar sergilememizde bir etkisi olabilir mi? Gelin bu soruyu birlikte inceleyelim.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu


Antisosyal (Toplumdışı) kişilik bozukluğu (AKB) terimi ilk olarak 1980 yılında APA tarafından tanıtılmıştır ve DSM-5’te tanı kriterleri ampirik araştırmalar sonucunda belirlenmiştir [1]. Psikiyatristler danışanlarına antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için öncelikle o kişinin çocukluğunda davranım bozukluğuna dair kanıtlar aramaktadır ve en az 18 yaşında olunması gerekmektedir. Ayrıca antisosyal davranışlar farklı bir kişilik bozukluğuyla beraber ortaya çıkmamış olmalıdır [2]. Peki, antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler nasıl özeliklere ya da davranışlara sahiptir? Tutuklanmasına yol açan yineleyici eylemler gerçekleştirmiş olmak, sık sık kavga etmek, yalan söylemek, yüksek dürtüsellik, başkalarına bilerek isteyerek zarar vermek ve vicdan azabı çekmemek gibi çeşitli davranış bozukluklarına sahiptirler. Semptomlarından da görülebileceği gibi, bir kişide AKB var denilebilmesi için davranış bozukluluğunda sürekllik olmalıdır. Ayrıca, psikiyatristlerin kişinin çocukluğunda da bu tip davranışlara sahip olup olmadığına bakması aslında bu bozukluğun diğer suçlulardan ya da toplumdışı davranışlar sergileyen kişilerden ayırt edebilmek için olabileceğini düşündürdü. 


Antisosyal davranış bozukluğunda aslında çocuk yaşta belirtilerini göstermesi genlerin etkisinin oldukça yüksek olmasıyla ilişkili olabilir. Çoğu psikolojik bozukluklarda olduğu gibi, kişilik bozuklukları konusunda da gen mi çevre mi konusu çokça tartışılmaktadır ve iki tarafında savunucuları bulunmaktadır. AKB için ise yapılan çalışmalar aile agresyonuna maruz kalmanın etkisini göstermiştir [3], fakat kalıtımın daha güçlü bir etkisinin olduğu ikiz ve evlat edinme deneyleriyle kanıtlanmıştır [4]. Öte yandan, Thapar ve McGun 198 aynı cinsiyetten ikiz çiftten oluşan bir örneklemle, antisosyal belirtilerin aktarımının tamamen ortak çevresel faktörlerle açıklanabileceğini bulmuşlardır [5]. Daha basit bir dille açıklamak gerekirse; bilim insanları tek yumurta ikizlerini farklı iki aileye verirler ve bu aynı genleri taşıyan iki kardeş farklı çevrelerde büyürler. Yani eğer genin etkisi AKB için % 100 diyebiliyorsak bir kardeşte AKB görülüyorsa diğer kardeşte de görülmelidir. Fakat, bilim insanları bu denli kesin bir sonuca varamamaktadır. Evet gen faktörü oldukça yüksek, fakat kişinin maruz kaldığı çevre koşulları, insanlar ve onların davranışlarının da etkisinin oldukça önemli olduğu söylenebilir.


Çevresel Maruziyetlerin Etkisi


Çocuklukta şiddete maruz kalmak ve AKB arasındaki ilişki literatürde oldukça çalışılmıştır. Çeşitli çalışmalar çocuklukta şiddete maruz kalmanın ileri yaşlardaki şiddet içerikli davranışlar için ikna edici kanıtlar sunmaktadır. Yani, zorbalık yapan, istismar eden ebebeynlere ve bu gibi çevresel uyaranlara maruz kalan çocukların antisosyal kişilik özellikleri taşıma ve şiddet içeren davranışlar sergileme riskinin oldukça yüksek olduğu düşünülmektedir [6]. Sürekli maruz kaldığımız çok sıradan uyaranların üzerimizdeki etkilerini gözlemlediğimiz şu yıllarda şiddet içerikli çevresel maruziyetlerin çocuğun gelişimine ve ilerideki davranışlarına yansıması oldukça kabul edilebilir gelmektedir. Yapılan bir çalışma televizyon izleyerek daha fazla zaman harcamış olan kişilerin çocukluk ve ergenlik döneminde daha az televizyon izleyenlerle karşılaştırıldığında, daha fazla suça mahkum olma, antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alma ve daha agresif kişilik özelliklerine sahip olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermiştir [7]. Bu tip davranışlar sergileyen insanlar mı televizyon izlemeyi daha fazla tercih ediyor yoksa çok fazla televizyon izlemenin mi antisyosyal davranışlar üzerinde etkisi var? Bu soru elbette kesin olarak bu sonuçlarla cevaplanamayabilir, çünkü çevresel çok fazla etken bulunmaktadır. Fakat, kişinin toplumdışı davranışlar ya da agresif tavırlar yansıtmasında televizyon izlemekten ziyade şiddet içerikli televizyon izlemenin daha fazla etkisinin olabileceği söylenebilir.


Şiddet içerikli maruziyetlerin kişinin antisosyal ya da agresif davranışlarında bir artışa sebep olabileceği tartışılmaktadır. Araştırmalar, şiddet içerikli video oyunlarının kişinin üzerinde zararlı etkileri olabileceğini savunmaktadır. Bu tarz içerikli oyunlara kısa süreli maruz kalmanın saldırgan davranışlar, düşünceler, duygulanım ve şemalarda artışa sebep olduğu görülmektedir [8]. Yapılan başka çalışmalar ise şiddet içerikli muzik dinlemenin ergenlerin sapkın davranışlarıyla ilişkili olabileceğini göstermiştir [9]. Bu sonuçlarda da görüldüğü gibi işitsel ya da görsel olarak maruz kaldığımız içeriklere dönüşebilme ihtimali her zaman baş göstermektedir. Antisosyal davranışlar toplum tarafından asla kabul görmeyen ve diğer insanların güvenliğini tehlikeye atan hareketlerdir. Çevresel maruziyetlerin bu gibi davranış ve özelliklerin benimsenmesine sebep olabileceği oldukça korkutucu bir geleceğin yaklaştığına dair hepimizi düşündürebilir. Bu noktadan hareketle, tekrar şu soru canlanabilir kafamızda: Bu tip davranışlara sahip olan kişiler mi böyle müzikleri ya da içeriklere maruz kalmayı seçiyor ya da gerçekten maruziyetlerin böyle bir etkisi olabilir mi?


Sonuç olarak, antisosyal kişilik bozukluğu baş etmesi zor ve toplum için risk teşkil eden bir durumdur. Genetik geçmişin mi çevresel etmenlerin mi kişinin üzerinde daha önemli bir etkisi var, bu sorunun cevabı netleşmiş değil. Fakat, son yıllardaki sapkın ve agresif davranışlardaki artışa ve yapılan çalışmalara da bakarak çevresel maruziyetlerin de bu tarz davranışlar üzerinde önemli bir etkisinin olabileceğini düşünebiliriz. Dolayısıyla, son yıllarda kendimizi neye maruz bıraktığımıza dikkat etmemiz oldukça önemli bir tedbir haline gelmiştir. 



Kaynakça


Miranda, D., & Claes, M. (2004). Rap music genres and deviant behaviors in French-Canadian adolescents. Journal of youth and adolescence, 33, 113-122.