Şizotipal Kişilik Özellikleri ve Topluma Yansıması

02.01.202

kişilik bozuklukları, şizotipal kişilik

Toplumda normal görülmeyen davranış biçimlerine sahip insanlar, diğerleri tarafından bir sınıflandırma sistemine tabi tutulur. “Anormal Psikoloji” nin bu konudaki yetkinliğini göz önünde bulundurursak bu sınıflandırmayı yapan yetkililerin anormal davranışların kümelenmesinden oluşan psikolojik bozuklukları belirlediğini görebiliriz.

Psikolojide “bozukluk” nedir?

Psikiyatri ve Psikoloji alanında günümüzde en bilindik birimlerden biri APA (Amerikan Psikiyatri Birliği) olmakla birlikte tanı ölçütlerinin sistematik sınıflandırılması DSM (Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) ve ICD (Uluslararası Hastalıkların Sınıflandırılması) tarafından yapılmıştır ve bir nevi toparlanmıştır [1]. Bu kitaplar zamanın ilerlemesi ve değişikliklerin gerçekleşmesi sebebiyle zaman zaman yenilenmektedir. Anormal davranışlar sergileyen bireyin tanı alması bu kitaplarda yer alan kıstasların bir uzman tarafından değerlendirilmesiyle sağlanmaktadır. Bu sayede uygun bir psikoterapi ve ilaç desteğiyle kişinin günlük hayatındaki işlevselliğinin artırılması hedeflenmektedir. Ulaşılabilir bir kaynak olarak bu tanı kriterleri bireyin bu konuda öz kontrolünü yapmasını sağlayabilmektedir. Bunun yanı sıra her Psikoloji öğrencisi Anormal Psikoloji, Psikopatoloji vb. psikolojik bozuklukların işlendiği bir derste kendisini ve çevresini bir elemeden geçirir ve acabalarla dolu dersin sonunda etrafındaki muhtemel bozukluğa sahip insanları sınıflandırır. Bununla da kalmayıp kendiyle ilgili şüpheleri de değerlendirerek bir tanı arayışına girer. Nihayetinde dersi iyi kavrayan bir öğrencinin bu düşüncelerden vazgeçmiş olması beklenir çünkü bozukluk olarak nitelendirilen bir tanının günlük hayatını devam ettirebilen birey için söz konusu olamayacağını anlamış olması gerekir. Örneğin pek çok bozuklukta DSM-5’te yer alan belirtilerin asgari sayıda, belli bir süredir (örn;6 ay) devam ediyor olması ve artık günlük hayattaki işlevlerin yerine getirilememesi koşulu aranır [2]. Bu doğrultuda uygun bir tedavinin uygulanabilmesi için tanı koyma sürecinde eleyicilerin artması önemlidir. Peki bu koşulların bazılarını karşılayan, uzun süredir belirtiler yaşayan ama bir şekilde hayatındaki işlevselliği devam ettirebilen kişilerin göz önünde bulundurulması gerekli midir?

Şizotipal Kişilik ve Özellikleri

Ortaya çıkmasında genetik, nöroanatomik veya biyolojik etki yüzdeliği yüksek olan psikolojik bozukluklara (örn;Şizofreni) bazı kişilik tiplerinin daha yatkın olduğu gerçeği bu sorunun cevabını olumlu yönde desteklemektedir. Örneğin Şizotipal Kişilik bozukluğu tanı kriterlerini karşılamayan fakat şizotipal kişilik özelliklerine sahip bireylerin -eğer uyuyan bir şizofreni genine de sahipse- yeterli stres ve diğer etkenlere maruz kaldığında Şizofreni tanısı almaya daha yatkın oldukları görülmüştür [3][4]. Bu noktada “bozukluk” dediğimiz psikotik rahatsızlıkların ciddiyetinin farkında olmak önemlidir çünkü basit bir dille bu insanlar olmayanı görüp işitmek, doğaüstü inanışlara sahip olmak, etraflarındaki uyaranları eleyememenin verdiği karmaşıklıkla yaşamaya çalışmak gibi devam ettirmesi ızdıraplı bir hayat sürdürmektedirler. Bu sebeple, Şizofreni veya Şizotipal Kişilik Bozukluğu tanısı almamış fakat şizotipal kişilik özelliklerine sahip insanları da bahsettiğimiz rahatsızlıklara yatkın olmaları sebebiyle göz ardı etmemek gerekir.

Alan yazında, klinik vaka olmayan kişilerde de bozukluk dediğimiz tanılardaki bazı özelliklerin görüldüğü öne sürülmüştür [5]. Hatta Meehl şizotipiyi Şizofreninin normal toplumdaki yansıması olarak ele almıştır. Bununla birlikte Rairle –ele aldığımız örnekten devam edecek olursak- Şizotipal Kişilik bozukluğuyla ilgili tanı almamış örnekleme uygulamak üzere bir ölçek oluşturarak şizotipal kişilik özelliklerini ölçmeyi amaçlamıştır. Bu ölçek ve Meehl’in de çalışmalarından yola çıkarak şizotipal kişilik özelliklerini kabaca şöyle sıralayabiliriz: olaylarla sıra dışı bağlantılar kurma, uç seviyede şüphecilik, büyüsel inanç ve fikirlere sahip olma, sosyal kaygı, yakınlık kuramama, kısıtlı duygulanım [6][7][8].

Toplumda Şizotipal Kişilik Özellikleri ve İrade

Şizotipal kişilik bozukluğu var diyemeyeceğimiz ama bu belirtilere sahip insanların varlığını göz önünde bulundurmak için herhangi genetik bir bozukluk tanısı almamış fakat şizotipal kişilik davranışları sergileyen bireyi ele alalım. Bu kişinin günlük hayatını devam ettirebilen fakat büyüsel düşüncelere ve garip inançlara sahip, sosyal ilişkilerden haz almayan hatta bu konuda kaygı yaşayan, yakın arkadaşı olmayan, duygularını ifade etmeyen ve çoğunlukla etrafından şüphe duyarak yaşayan bir insan olduğunu düşünelim. Bu belirtileri okurken kendinizle eşleştirdiğiniz özellikler oldu mu? Aslında birçoğu etrafımızda da gözlemleyebildiğimiz insanları tanımlayan özelliklerden oluşuyor. Örneğin sanal dünyada vakit geçirmekten gerçek dünyada güvenilir bir ilişki ve sosyal bağ kuramayan veya kurşun dökmek, kahve telvesinden fal bakmak gibi batıl inançlara sıkıca bağlanan insan tiplerini toplumda yaygın olarak görmek gayet mümkün. Öte yandan gününün çoğunu sabah kuşağı programlarıyla geçirerek herkesten şüphe duyan bir kesim de sıra dışı yaşantılarıyla sosyal medya mecralarında beğeni toplamaya kilitlenmiş insanlar da toplumda oldukça yaygın. Tüm bunlar ele alındığında ilginç bir soru ürpertici bir gerçeklikle baş gösteriyor. Bu belirtilerin bir insanda toplanması onu şizotip bir kişilik yaparken tüm bu özelliklerin bir toplumda birleşmesi o toplumu şizotipal mi yapar? Bu konuda toplumları ruh hastalıklarına göre sınıflandıran bir kaynak ve yetkili olmadığı için geçerli bir tanıyı topluma atamak mümkün değil. Buna rağmen şizotipal kişilik özellikleri gösteren bir toplumun var olduğu gerçeğinin farkına varmak oldukça gerekli.

Toplumda tüm bu özelliklerin baş göstermesinin dolaylı sebebinin insanların kendini maruz bıraktığı uyaranlar olduğunu, doğrudan sebebinin ise bu uyaranlara maruz kalırken iradelerini kullanmayı tercih etmemeleri olduğunu düşünüyorum. Örneğin, düşünerek ve adım adım farkındalık kazanarak çözülebilecek problem ve belirsizlikleri fal ve batıl inançlarla çözmeye çalışmayı kişi kendi seçiyor. Yeni bir şey öğrenmek, topluma faydalı olmak yerine insanların birbirini aldattığı programları izlemeyi de sanal dünyada klavye delikanlısı olup günlük hayatta bir kelam etmemeyi de kendi sıra dışılığını kendi dünyasında yaşamak yerine açıkça yaşayarak insanların merakından beğeni ve gelir elde etmeyi de kişi yine kendi seçiyor.

Sonuç olarak tıpkı Şizotipal kişilik bozukluğu tanısı almış bireyin tedavi edilmesi gibi şizotipal kişilik özellikleri taşıyan bir toplumun da tedavi edilmesi gerekliliği burada ciddiyetle baş gösteriyor. Birey için tedavide iradenin kullanımı alan yazında da desteklendiği gibi oldukça önemli. Örneğin beynimizde irade kullanımında başrolü taşıyan prefrontal lobun yetersiz kullanımıyla kişilik bozuklukları ilişkilendirilirken birçok bozukluğun tedavisinde kullanılan terapiler ise bilişsel yapılandırma, problem çözme gibi yöntemleri kullanıyor [9][10]. Bu doğrultuda, şizotipal kişilik özellikleri sergileyen bir toplumun da iradenin kullanımına ihtiyaç duyduğu aşikar ve bu ihtiyacın giderilmesi ise “normal” insanlara düşüyor. 

Kaynakça

[1] Şahin, M., Linden, W., & Hewitt, P. L. (2017). Klinik psikoloji. s.92.

 

[2] Kring, A. M., & Johnson, S. L. (2019). Anormal Psikolojisi,(Çev. Ed. Muzaffer Şahin). s.66.

 

[3] Lenzenweger, M. F. (2018). Schizotypy, schizotypic psychopathology and schizophrenia. World Psychiatry, 17(1), 25.

 

[4] Şener, A., Bora, E., Tekin, I., & Özaşkınlı, S. (2006). Şizotipal Kişilik Ölçeğinin Üniversite Öğrencilerindeki Geçerlik ve Güvenirliği. Klinik Psikofarmakoloji Bulteni, 16(2).

 

[5] Verdoux H, Van Os J (2002) Psychotic symptoms in non-clinical

populations and the continuum of psychosis. Schizophr. Res, 54:59-65.

 

[6] Meehl PE. Schizotaxia, schizotypy, schizopherina. Am Psychol 1962; 17: 827-838.

 

[7] Bora, E., & Baysan Arabaci, L. (2009). Üniversite Öğrencilerinde Şizotipal Kişilik Özelliklerinin Doğrulayıcı Faktær Analiziyle İncelenmesi. Turk Psikiyatri Dergisi, 20(4).

 

[8] Raine A (1991) The SPQ: A scale for the assessment of schizotypal

personality based on DSM-III-R criteria. Schizophr. Bull, 17:556-564.

 

[9] Pedrero-Pérez EJ, Ruiz-Sánchez de León JM, Lozoya-Delgado P, Rojo-Mota G, Llanero-Luque M, Puerta-García C. Madde bağımlılarında prefrontal semptomatoloji ve kişilik bozuklukları. Rev Neurol 2013;56 (04):205-213.

 

[10] Westhoff, M., Bhattacharya, S., & Hofmann, S. G. (2023). Cognitive behavioral therapy (CBT). Reference Module in Neuroscience and Biobehavioral Psychology.